Üyelerimizden Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD), seçim sürecine girerken “Kimseyi Geride Bırakmadan” kampanyasını duyurdu.
“Türkiye, bu yıl gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine depremle, yıkımla, on binlerce insanın kaybı ve acısıyla, hala karşılanmayan ihtiyaçların siyasi sorumluluğunu görerek giriyor. Bizler deprem bölgesindeki LGBTİ+’ların yardımlardan eşit oranda faydalanamadığını, toplu alanlarda güvenle kalamadığını ve birçok temel ihtiyaçtan ve insani yardımdan mahrum kaldığını bildiğimiz ve dayanışmamızla birbirimizin çaresi olduğumuz günlerden geçiyoruz. Yaşadıklarımızın sebebinin yalnızca doğal afet olmadığını, her alanda uygulanan politikalarla doğrudan ilişkisi olduğunu biliyoruz. Seçim sürecine bunları unutmadan giriyoruz.
Son yıllarda yerel ve genel seçimler ile halk oylaması süreçleri; birileri için kazanç birileri için kayıp olarak önümüze konuldu. Lubunyalar olarak bizler, bu durumun demokratik bir seçim ortamının zedelenmesine ve dahası tüm sivil ve siyasal alanın daraltılmasına nasıl kapı araladığını çok yakından deneyimledik. LGBTİ+ haklarının hedef alındığı bu dönemden çıkışın, seçim öncesinde ve sonrasında LGBTİ+’ları kapsayan bir diyalog zemininin kurulmasıyla mümkün olacağını biliyoruz. Bizler, dönemin hak ihlallerinden, adaletsizliğinden, erkek şiddetinden, kutuplaştıran dilinden, yoksulluğundan, güvencesizliğinden ve daha nicesinden payımıza düşeni fazlasıyla alanlar olarak haklarımızın tanınmasıyla dahil olduğumuz demokratik bir seçim süreci için adım atıyoruz.
Kaygılıyız. Seçimlere giderken yükseltilen nefret ve şiddet ortamından kaygılıyız. Ya hiçbir şey değişmezse diye, ülkede LGBTİ+’lara karşı nefreti örgütleyenlerle nefrete sessiz kalanlar arasında kaldığımız ve ilk geride bırakılan hep biz olduğumuz için kaygılıyız.
Umutluyuz. İçinden geçtiğimiz, her yılı bir öncekini aratan bu karanlık siyasi atmosfere inat umutluyuz. Hem umutlu olmaktan başka çaremiz olmadığını bildiğimiz için hem de tarihe bakıp zorbaların her zaman kaybettiğini gördüğümüz için umutluyuz. Gidenlerimizle, kalanlarımızla, gidip de aklı ve kalbi burada olanlarımızla sağladığımız bir aradalık sayesinde umutluyuz.
Örgütlüyüz. Umudumuzu büyütüp, kaygımızı dindirmek için örgütlüyüz. Bizi, kimliklerimizi gizlememiz ve olmadığımız gibi davranmamız şartıyla kabul edeceğini söyleyenlere karşı örgütlüyüz. Evde, işte, sokakta kendini gizlemek zorunda kalan, haklarımızı korumakla görevli yetkililerin nefret söylemlerini dinledikçe daha çok saklanan lubunyalar için örgütlüyüz. Çocuğunu, arkadaşını, aynı toplumda yaşadığı herkesi ve kendisini olduğu gibi sevebilen insanlar için örgütlüyüz. Bu ülkede ve dünyada türlü zorbalıklara, ayrımcılığa rağmen pes etmeyen tüm dostlarımızla örgütlüyüz. Nafile bir çabayla bedenlerimizi, ruhlarımızı yaralamaya çalışan utanç duvarlarına karşı on yıllardır sahiplendiğimiz varoluşumuzla, elde ettiğimiz kazanımlarımızla örgütlüyüz.
Çok mu şey bekliyoruz seçimlerden? Sandığa bel bağlamak yanlış mı? LGBTİ+ demeye korkanlar mı bizi kurtaracak? Kim dost, kim düşman? Açık kimlikli LGBTİ+ milletvekili olacak mı? Olsa ne olur, olmasa ne olur? İktidar değişirse bu nefreti örgütleyenler yargılanacak mı?
Aylardır bu soruları kendimize soruyoruz. Bazen gerçekten seçimlere dair fazla umut doluyoruz. Sonra hatırlıyoruz ki içinden geçtiğimiz karanlığın tek sorumlusu yok. İster iktidarda ister muhalefette olsun bu karanlığın sebebinin sorumluluk almayan, gücünü ve yetkisini kötüye kullanan, kendi yurttaşlarına kulaklarını tıkayan herkes olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki seçimin Türkiye’nin geleceği için önemli bir eşik olduğunu düşünüyoruz. İktidar değişse de değişmese de biz muhalefette olacağız, bunu biliyoruz. Ancak ifade özgürlüğünün bu denli kısıtlandığı, sokakların nefret mitingi düzenleyenler dışında herkes için yasaklandığı, tüm diyalog alanlarımızın neredeyse yok edilmeye çalışıldığı bir ülkede muhalefet etmenin günden güne zorlaştığını da biliyoruz. Bu atmosferde geçecek bir 5 yılın daha bizi götürebileceği yerden endişe duyuyoruz. Olası iktidar değişiminde, bu değişiminin anlamını demokratikleşmede bulduğumuz için, değişimden sonra en önemli atılacak adımların başında katılımcı bir siyaset ve anayasa ile özgür sivil bir alan için demokratikleşme politikalarını sadece kendimiz için değil bu ülkede yaşayan herkes için hayati buluyoruz.
Her şeyi sandıktan beklemiyoruz. Kurtarıcımızı aramıyoruz, kahraman yaratmıyoruz. Ancak demokratik siyasetin ve sivil alanın üstündeki kara bulutların dağılması için önümüzdeki aylarda karşımıza çıkacak sandığın değişim için önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bizleri görmezden gelenlere burada ve kalabalık olduğumuzu göstermek istiyoruz. Bu toplumun geleceğine yön verebilecek, sözünü duyurabilecek örgütlü bir topluluk olduğumuzu biliyoruz. Kendi demokratik alanlarımızı yaratmak ve haklarımız için özgürce mücadele etmek istiyoruz.
İşte tam da bu noktada SPoD olarak seçim sürecinde yürüteceğimiz “Kimseyi Geride Bırakmadan” kampanyamızı başlattığımızı herkese duyuruyoruz. Bu kampanya çerçevesinde; LGBTİ+ yurttaşların siyasal katılımını güçlendirecek, lubunyaların seçime dair ilgisini artıracak çalışmalar yapacağız. Aynı zamanda LGBTİ+’lar için seçim güvenliğinin sağlanması, siyasi partilerin seçim programlarına ve beyannamelerine LGBTİ+ haklarıyla ilgili politikaları dahil etmesi ve seçim sürecinde LGBTİ+’ları unutmaması için çalışmalar yürüteceğiz. Geçtiğimiz sene Türkiye Buna Hazır demiştik, bu sene ise lubunya seçimlere hazır diyoruz ve SPoD olarak bütün LGBTİ+’ları, arkadaşlarını, ailelerini ve tüm insan hakları savunucularını siyasi partilerin ve adaylarının LGBTİ+ haklarına dair tutumlarını incelemeye ve oy tercihlerini buna göre belirlemeye çağırıyoruz.
Siyasi partilere, masalara, ittifaklara sesleniyoruz: Size bel bağlamıyoruz, gözümüz üzerinizde! Biz adını söylemeye korktuğunuz lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks ve daha niceleri olarak sandığa gidiyoruz. Şimdiye kadar olduğu gibi bu sefer de; bizim için yaptığınız veya yapmadığınız, söylediğiniz ve söylemediğiniz her şeyi izleyip kararımızı vereceğiz. Seçimi kazanan kim olursa olsun, seçimin ertesi günü en güçlü halimizle haklarımızı talep etmeye devam edeceğiz. Sadece kendimizin değil, hakları gasp edilen herkesin hakları için mücadele edeceğiz.
Seçim süreci boyunca, LGBTİ+’ların sandığa güvenle gidebilmesi, demokratik siyaset alanlarının korunabilmesi için çalışmalarımızı artıracağız. Seçime katılan tüm siyasi partilerin LGBTİ+’lar başta olmak üzere tüm toplumsal gruplara dair söylemlerini inceleyeceğiz, seçim beyannamelerini değerlendireceğiz.
Tekrar, tekrar ve tekrar ilan ediyoruz, bu seçim sürecinde #KimseyiGerideBırakmadan, kimseye bel bağlamadan ama bir yandan da umutsuzluğa kapılmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.”