CİSÜ Platformu adına konuşan TAPV Cinsel Sağlık Eğitmeni Nurşen Kanbur, Türkiye’de istenmeyen gebeliği önleyici yöntemlere erişim konusundaki sorunları Medyascope’a anlattı:
İstenmeyen gebeliği önleyici yöntemlere yoksulların erişimi üzerine konuşan Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu’ndan Türkiye Aile Sağlığı ve Planlama Vakfı (TAPV) cinsel sağlık eğitmeni Nurşen Kanbur, yoksul kesimin yöntemlere kendi imkânlarıyla erişemediğini ve Sağlık Bakanlığı’nın da ücretsiz yöntemlere kısıtlama getirdiğini söyledi. Yoksul kesimin imkânının kısıtlı olmasından bahseden Nurşen Kanbur birçoğunun geri çekilme yöntemine başvurduğunu söylerken, “Geri çekme ile korunma oranının ne aşamada olduğunu TNSA verileri açıklanınca daha iyi görebiliriz ancak insanlar yöntemlere erişemeyince geri çekmeyle korunmaya çalışıyorlar” dedi.
Yoksullar, istenmeyen gebeliği önleyici yöntemlere ücretsiz erişemezken bu imkânlara ilaç sektörüne gelen yüzde 37 zam oranıyla para ödeyerek ulaşmak da giderek zorlaşıyor. Söz konusu zamların ardından prezervatifler 100-200 (Türk Lirası) TL, ertesi gün hapları 200-300 TL, doğum kontrol hapları ise en düşük 170 TL’ye satılıyor.
Nurşen Kanbur, korunma imkânlarından yararlanmak isteyen bireyler için aile sağlığı birimlerinden ve CİMER’den talepte bulunmalarını, doktorlarından durumu üst birimlere iletmelerini isteyebileceklerini söylerken hastanelerin kadın doğum polikliniklerinden de spiral gibi yöntemleri temin edebileceklerini belirtti.
Bekarların da korunma imkânlarından yararlandığını fakat bekar erkeklerin kadınlar kadar sorun yaşamadığını belirten Kanbur, “Önyargılar ve yanlış tutumlar maalesef hizmetlere yansıyarak kadınların bu hizmetlere erişiminin önünde engel oluşturabiliyor ya da aşağılanarak, baskıya maruz bırakılarak hizmet alabiliyorlar. Aslında sağlık personeli sadece 15 yaş altı ise istismar olduğu için müdahale etmeli, bunun dışında medeni durum ya da cinsiyet, bu yöntemlerin uygunluk kriterleri arasında değil. Yaşın sorulması bile gerekmez ama şimdiki kayıt sisteminde gerekiyor” diye sözlerine ekledi.
Koruyucu yöntemlere sadece gebelikten korunmak isteyenlerin değil, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan korunmak isteyenlerin de talepte bulunduğunu ifade eden Kanbur, “Aynı zamanda bazı yöntemler, bazı durumlarda sağlık sorununun tedavisine de destek olabiliyor. Örneğin anemisi olan bir kadına hormonlu spiral takılırsa kanamalarını azaltıyor ve anemisinin tedavisi de demir tedavisi ile desteklenmiş oluyor. Bazı kistik hastalıklarda hormonal yöntemler tedavi amaçlı kullanılıyor” şeklinde konuştu.
Kanbur, kadınlar kadar trans bireylerin de bu imkânlardan yararlanması gerektiğini anlattı. Trans bireylerin sağlık kurumlarıyla iletişime geçerek talepte bulunabileceğini söyleyen Kanbur, trans erkeklerin sadece yöntem konusunda değil, rahim ağzı tarama programlarından da yararlanması gerektiğine değindi.
Bireylerin korunma yöntemlerine erişememesinin yarattığı sorunlardan birisi istenmeyen gebelik. Korunamadığı için gebelik dönemine giren kadınların birçoğu gebeliği sonlandıramayıp doğurmak zorunda kalıyor. Kanbur bu kadınların da maddi yetersizliklerden dolayı yüzüklerini satıp borç alarak veya temel ihtiyaçlarından kısması sonucu bu imkânı sağlayabildiğini anlattı. Nurşen Kanbur, hijyenik olmayan, merdiven altı ortamlarda kürtaja erişebilen kadınların sonrasında ağır bedeller ödediğini de söyledi ve ekledi:
“Anadolu’da kadınların rahim ağzına şiş, tığ gibi materyaller sokarak düşüğü başlatma deneyimleri yaşadığı vakalarla karşılaşıyorduk. Yeni yöntemlere erişememe durumu sonrası böyle şeyler duymadım ama yoktur diyemem, çaresiz kalan kadınlar her yola başvurabilir.”
Haberin tamamını okumak için tıklayınız.