
CİSÜ Platformu üyelerinden HASUDER (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği) Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Üreme Sağlığı Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Türkan Günay ve SGYD (Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği) Genel Koordinatörü Pelin Anılan, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine ücretsiz erişimin zorlaşmasının nedenlerini ve sonuçlarını Diken’e değerlendirdi:
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu’ndan(CİSU) Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Toplumsal Cinsiyet Kadın Üreme Sağlığı Çalışma Grubu yürütücüsü Prof. Dr. Türkan Günay uluslararası ve ulusal belgelerde devletleri, sağlığın korunması ve geliştirilmesi, hizmetlerin verilmesi konusunda yükümlü kıldığını vurguladı. Bu hakların, cinsiyetinden bağımsız olarak tüm bireyler tarafından eşit bir şekilde kullanılmasının da yine belgelerde garanti altına alındığını belirten Günay, şunları söyledi: “Doğurganlığın düzenlenmesi hizmetlerine ulaşmak kadınların temel hakkı. Bu hizmetlerin sunulmaması, kadının ve erkeğin diğer bir ifadeyle ailelerin ‘sağlık hakkının kullandırılmamasının’ yanı sıra kadını, eşit bir yurttaş olarak görmek istemeyen bir zihniyetin ürünü. Ülkemiz geçmiş yıllarda bu konudaki güzel uygulamalarıyla dünyaya örnek de olmuştu. CSÜS önündeki ‘politik engellerin’ ortadan kaldırılması gerekiyor.”
Devletin ücretsiz olarak kendi sağlık kurumlarında hem danışmanlık verip hem de yöntemleri sunarken yaklaşık üç-dört yıldır CSÜS hizmetlerinde ciddi sorunlar çıktığını söyleyen Günay, “Şu anda tamamen elini çekti” dedi.
Halen pandeminin bahane edildiğini ancak sorunun bundan önce başladığını vurgulayan Günay, şunları söyledi: “Zaten ağır aksak yürüyen bir süreçteyken pandemi bahane oldu. Kamu kurumlarında kondom, iğne gibi yöntemler bulunmuyor. RİA hizmeti verilemez oldu. Bu konuda özveriyle çalışan sadece birkaç aile hekimi RİA takabiliyor. Aile sağlığı merkezlerinde görevli hemşire, ebe ya da acil tıp teknisyenlerinin RİA takabilmek için sertifikaları yok. Özelde en az 1500 liraya RİA takılıyor. Devlet hastanelerinin içindeki Aile Planlama ya da Ana Çocuk Sağlığı Merkezlerinde bu talep karşılanıyordu. Kapatıldı ve bu hizmetleri veren ekipler dağıtıldı, sayıları azaltıldı.”
Mayıs 2018’de yayımlanan Toplum Sağlığı Merkezi ve Bağlı Birimler Yönetmeliğiyle Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması (AÇSAP) Merkezlerinin adı Çocuk, Ergen, Kadın ve Üreme Sağlığı (ÇEKÜS) Birimi olarak değiştirildi.
2020 istatistikleri göre toplam 166 ÇEKÜS var. 2020’de danışma amaçlı yaklaşık 154 bin başvuru kaydedildi. AÇSAP’lara 2002’de toplam 2 milyon 980 bin 481 başvuru yapılmıştı. ÇEKÜS’e döndükleri ilk yıl 366 bin, 2019’da yaklaşık 310 bin başvuru yapıldı.
Kürtaj doğum kontrol yöntemi olmasa da bir hak ve 10 haftalık gebeliğe kadar kısıtlayıcı bir yasal düzenleme de yok. Buna rağmen Türkiye’de tıbbi nedenler dışında yani isteğe bağlı kürtaj yaptırmak fiili olarak kolay değil. Kadir Has Üniversitesi’nden Mary Lou O’Neil ve arkadaşlarının yaptığı bir araştırmada 2016’da Türkiye’de 81 ilden 53’ünde devlet hastanelerinde herhangi bir yasal kısıtlama olmamasına rağmen isteyerek düşük hizmetinin (kürtaj) sunulmadığı saptanmıştı. Batı Marmara ve Doğu Karadeniz bölgelerinde, doğurganlık çağındaki (15-49) kadınların kürtaj hizmeti alabileceği tek bir devlet hastanesinin olmadığı belirlenmişti.
2020 yılında tekrarlanan aynı araştırmada “isteğe bağlı kürtaj yapmıyoruz” diyen hastanelerin oranı 4 yılda yüzde 12’den yüzde 54’e çıkmıştı. Kadir Has Üniversitesi’nin ulaşabildiği 295 hastaneden yalnızca 10’unda kadının isteği esas alınarak, hiçbir şart koşulmadan kürtaj hizmeti veriliyor. Kadınların kürtaja erişiminin engellenmesi, istenmeyen gebeliklerde güvenli olmayan, yaşamı tehdit eden tehlikeli alternatiflere yönelmelerine neden olabiliyor. Kamu hastaneleri nadiren kürtaj hizmeti sunuyor. Genellikle sadece tıbbi olarak gerekliyse yapılıyor.
Günay, uygulanan nüfus artırıcı politikalar nedeniyle 2827 sayılı kanunun da yürürlükten kaldırılmasından endişe duyduklarını söyledi. Günay, kürtaja ulaşımın engellenmesinin en çok yoksulları vurduğunu söyledi:
“Çok bilinçli bir şekilde CSÜS hizmetleri ortadan kaldırıldı. Bunun çocuk sağlığına da etkisi var. İstenmeyen gebeliklerle doğan çocukların ihmal ve istismara maruz kalma ihtimali yüksek. Beş kadından biri gebelik sonlandırmasını kamuda yaptırıyor. Diğerleri özele gidiyor. İşte o beş kadından biri yoksul ve hizmete daha fazla gereksinimi olanlar. Bu hizmete ulaşamayanların önünde iki seçenek var. Ya gebeliğini devam ettirmek ya da güvenli olmayan, merdiven altı yerlerde yaptırmak. Böyle sürerse, şişle, sabunla, bir şekilde kendi kendine düşük yapmaya çalışacak kadınlarla karşılaşacağız. Kadınlara bu hakkı vermemek hem çok önemli bir kayıp ve geriye dönüş hem de sağlıkları açısından büyük sorun. Varolan ve kapsayıcı sağlık hizmetini değiştirmek kadın sağlığı açısından en önemli basamağı gözden çıkarmak demek.”
Günay yavaş yavaş kadınların doğum kontrol yöntemleriyle ilgili düşüncesinin değiştiğini belirtti ve ekledi: “Son 10 yılda doğurganlığı sınırlama istekleri azaldı.”
Yine TNSA verilerine göre, yıllar içindeki karşılanmayan aile planlaması gereksinimi alarm veriyor. Günay, “Her on evli kadından birinin karşılanmamış aile planlaması gereksinimi var. Başka bir deyişle her on kadından biri gebelikten korunmak istediği halde ilgili hizmetlere ulaşamıyor. Bu durum 2013-2018 arasında yaklaşık iki kat artarak yüzde 12’ye ulaştı. 1998 yıllarındaki yüzde 14’e, yani 20 yıl öncesine döndü” diye konuştu.
Bu yüzdeye artık çocuk istemediği ya da halen çocuk istemediği halde geleneksel yöntemle korunanlar da eklenecek olursa (yüzde 12+ yüzde 21= yüzde 33) Türkiye’de üç aileden birinin aile planlanmasında karşılanmamış ihtiyacı mevcut.
CİSÜ’nün bileşenleri arasında yer alan Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği (SGYD) Genel Koordinatörü Pelin Anılan, gençler için durumun daha da vahim olduğunu söyledi. Ailenin tüm bireylerinin aynı yerden yani aile sağlığı merkezlerinden (ASM) hizmet alması nedeniyle gençlerin CSÜS hizmetlerini talep etmeye çekindiklerini belirten Anılan, “Eğitim, barınma, beslenme gibi sorunlarımız varken, kendi bütçelerimizle bu hizmetlere ulaşmamız olanaksız. Bizim için inanılmaz pahalı. Daha yeni doğum kontrol haplarına yüzde 33, kondoma yüzde 52 zam geldi. Gebeliği önleyici haplar 97 lira. Kondomlar zaten hep çok pahalıydı. Ertesi gün hapı gibi acil gebeliği önleyici ürünlerin de bu durumda fiyatları yükselir” dedi.
Dernek olarak ASM’lerin yükümlü oldukları kondom, gebeliği önleyici hap ve danışmanlık verme hizmetlerini kesintisiz devam ettirilmesi için change.org’da bir kampanya yürüttüklerini belirten Anılan, “Kondom, gebeliği önleyici hap, gebeliği önleyici iğnelere erişim herkesin hakkı. ASM’ler bunları talep eden herkese temin etmeli. Bu konuda farkındalık çalışmaları yapılmalı. CSÜS hakkında bilgi ve danışmanlık hizmetlerini kesintisiz sürdürülmeli” dedi.
Etkin ve modern CSÜS hizmetlerine ulaşılamamasının gençleri güvensiz davranışlara ittiğini anlatan Anılan, geri çekilme, takvim gibi gebelik riskinin yüksek olduğu yöntemlerin kullanılmaya başlandığını söyledi. Yöntemlere ulaşamamak gençleri cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da açık hale getirdi. Anılan, “Sağlık temel hak da olsa çok daha geri planlarda kalmaya başladı. Bu ürünlere erişim olmaması partnerler arasındaki cinsel şiddetin artmasına da yol açıyor. Çünkü biri korunmayı isterken diğeri ‘ekonomik olarak mümkün değil, o zaman sen al’ diyebiliyor. LGBTİ+ gençler de CSÜS konusunda ne bilgi ve danışmanlık alabiliyor ne de koruyucu ürünlere ulaşabiliyor.”
Anılan, Ankara’da üç arkadaşıyla birlikte farklı cinsiyet kimlikleriyle dört ayrı ASM’ye gittiklerini ve sadece birinde kondom bulabildiklerini söyledi. ASM’dekilerin Sağlık Bakanlığının malzeme göndermediğini anlattığını aktaran Anılan, şöyle devam etti:
“Ellerinde çok az olan kondom vardı. Bize de çok az verebildiler. Ama danışmanlık yok. İçeri girdiğimizden çıktığımız ana kadar karşılaştığımız tüm afiş ve broşürler gebelik üzerine. Gebelik gerçekleştikten sonra üreme sağlığı hizmetlerine erişim var. Ama gebelik istemeyenler sürecin dışında bırakılıyorlar. Bilgi ve danışmanlığı neden alamıyoruz? Karşılaştığımız ayrımcılık ve damgalamanın açıklaması ne?”
Haberin tamamını okumak için tıklayınız.